24 Şubat 2009 Salı

ne yapmalı bilmiyorum!

çocuk tam 21.5 yaşında.
cin olma yolunda adam çarpma antremanlarıyla meşgul
dünyalar güzeli, esprili, hayat dolu, pür neşe annesi ölüp gittiğinde 5 yaşındaydı.
annesini asla hak etmemiş babası, çok kısa süre sonra evlendiğinde de henüz okula başlamıştı.
baba yalancı..
baba bencil.
babada yanlış çok.

çocukluk dönemi zor geçti.
annesini kaybettiği aynı kazada ölen dedesinin de ardından iyice yalnız, mutsuz ve kaza sebebiyle fiziksel anlamda da sakat kalan anneannesi sahip çıkmak için uğraştı ona, ona sebep hayatta kaldı.
üvey annenin alakalı anne pozları çok kısa sürdü.
baba umursamadı
çocuk huzursuz ve fakat arkasında bir anneanne olduğu bilinciyle nispeten güven hissederek büyüdü.
baba amerikaya gitti bir süre sonra üvey anneyle.
çocuk bırakıldı anneannede, başka bir şehirde.

liseye başlarken, amerikaya gitti o da.
5 sene oradaydı.
anneanne maddi manevi arkasında durabilmek için her şeyi yaptı.
her şeyi.
yeter ki o iyi olsundu.
kısmetsiz, kadersiz çocukcağız, kızının emanetiydi.

aile olarak biz, hep yanında olmaya çalıştık.
bi tek babam, her zaman şüpheyle baktı söylediklerine.
ben, annem, kardeşim hep onun tarafıydık.
ona hep bunu hissettirdik.
sen özelsini, sen değerlisini, sen bizim ailemizin parçasısını söyledik durduk her yanlışında.

detaylar uzun...

üniversiteye devam ederken-ettiğini söylerken- döndü geldi türkiyeye, ananenin yanına.
ondan sonra arkası kesilmedi sorunların.
tekrar gidecekti vize alamadı
okula para yolladı kaydı yeniledi
yeniledi okula gidemedi
gidemedi parayı kurtaramadı
yeşil kart yılan hikayesi oldu
kesinleşen işler suya düştü
suları eşek içti, dağa kaçtı
dağlar yandı bitti kül oldu..

güya!

kısmetsizliğine şanssızlığına ağladı
yer geldi onunla beraber söylendik
yeri geldi "allahallaaaah"dedik
yeri geldi o iş öyle olmaz dedik.
her bişeyin yeri geldi, yeri geldikçe hep söyledik.

pişmiş tavuk oldum dedi, çıkar yol aradık.
"ailemiz" içinde olduğunu ispata çalıştık.
hep ama hep "iyi insanlar" gördü bize baktıkça.

şimdi:
cin olmadan adam çarpma peşindeki bu delikanlı, anneanneyi sadece kasa olarak gördüğü ve kullandığı yetmiyormuş gibi, milyon tanesi fos çıkan yeni iş fikri sebebiyle para lazım olduğundan, kadını tehdit etmiş oturduğu evi satıp, mirastan düşen payı kendine versin diye.

şeytan yürüdü beynime!
doğduğundan beri tanıdığım, sevdiğim, sonraları sevmeye çaba sarfettiğim bu çocuğu,
kadersiz bulduğum, yanlışlarını haklı bulmaya çalıştığım bu çocuğu,
abla, arkadaş, dost olmaya çalıştığım bu çocuğu,
karşısında duranlara karşı yanına geçtiğim bu çocuğu.....
bi temiz dövmek istiyorum.

gördüğüm her yanlışa rağmen,
yanlışlarını haklı sebeplere dayandırıp, düzeleceğine inanarak destek olmaya;
ve belki bu yüzden onun tarafından saf salak iyi niyetli göründüğümü bilsem de sevgi vermeye devam ettiğim bu çocuğa, hiç görmediği yüzümü göstermek istiyorum.

sanırım sonunda tüm hırsımı, meydanı boş buldum zanneden, gemi azıya alan bu gerizekalı bebeden çıkartıcam!
kalbimin en özel köşesinde sonsuza dek kalacak olan güzel annesi ve tarifsiz sevmiş olduğum dedesinin ruhları hiç kusura bakmasın!

12 yorum:

Çağlar dedi ki...

hımm, güzel plana benziyor aslında. ama gözardı etmek gibi bir şansımız yok mu acaba. ezmekle uğraşmayıp imkanlarını elinden almak, pasifize etmek seçenekleri imkansız mı.

.. dedi ki...

çığrından çıkmış durumda be çağlar. yalan tanrısı oldu, meydanı boş buldum zannetti, iyi niyetleri hep suistimal etti. bi sevimli, bi inkarcı, bi de iknacı ki çakal...hayatta pasifize olmaz bu.

kumhavuzu dedi ki...

bu anlattılarına göre evet..bencede iflah olmaz
ama napmak lazım?? sen o yüzünü göstersen değişecekmi..
bunu yol seçenler birilerini yine bulurlar
ha..bizden uzak olsunda dersen o başka tabii..
içinde kalmasın:)

.. dedi ki...

bilmiyorum ki kumum, valla değişeceğini bilsek ne lazımsa yapıcaz ama. korkarım ipin ucu bilinmez bir yerde artık. bizden uzak olsun demeye de şimdiye kadar vicdan el vermedi ki, bundan sonra verir mi bilmem.

kumhavuzu dedi ki...

kolay değil..durumun içinde olmadan konuşmak
ama daha fazlada sömürtmemek lazım
diye düşünüyorum da..ben olsaydım napardım:D o meçhul

geçkalmadımki dedi ki...

Canım, hem öfkelenerek hem üzülerek okudum yazını, öfkelendiğimde yüzüme O dünyalar güzeli Anneciğinin pırıl pırıl gözleriyle baktığını farkedip üzüldüm.. Ama o Ananesi o yaşamını bu delikanlıya adayan acılı kadını düşündükçe üzüntüm katlandı..
Evet zamanı gelmiş.. bu güne kadar söylediği yalanların her birinin yalan olduğunu bildiğinizi ama genç olduğu için ve anneciği ile dedesinin hatırı için sabrettiğinizi, ama artık kredisini tükettiğini, yeni kredi edinmek için çok çabalaması gerektiğini bilmeli..
Ablası ve Abisi gibi gördüğü sizlerin, Onun yaptığı her yanlışın farkında olduğunu bilmeli..
O kadar da yakışıklı, sempatik ki..

Üzüldüm.. ben de senin kadar üzüldüm tatlım..
Kolay gelsin...

Adsız dedi ki...

zor durum burdam...yalan korkunç bir şey ve gerçek bir hastalık. Keşke bu durumdakileri bir psikiyatriste yönlendirebilse insan.
Umarım ne ananeyi ne de sizi daha fazla üzmeden toparlar hayatını.
üçtemmuz

Adsız dedi ki...

Bazı insanlara yardımcı olamıyorsun maalesef. Bu durumda anneannenin çaresizliğini düşünüp üzüldüm ben.

kayipsimurg dedi ki...

Bu aşamadan sonra yapılacak bişii yok.İflah olmaz zannımca. İflah olursa çok türk filmi lale belkısı gibi hissederim kendimi.
Kendi başına düzelmesini de bekleyemezsiniz. Çünkü böyle olmayı becerebilir bir tek. Sadece etrafına daha fazla zarar vermesini engellemek adına belki biraz kulak çekme, destek vermeme, yalan dolanın farkında olunduğunun yüzüne vurulması... O da dinleyeceğinden değil ya belki düşünür biraz diye.
Sen gene de anıya hürmetten ve sevgini vermekten vaz geçmezsin. Belki göstermekten vaz geçersin.:)

.. dedi ki...

kumum, hiç kolay değil haklısın.
ah fundacım, sen biliyorsun işte.
nasıl üzüntü.
dün gittik konuşmaya.
biz mi gerçekten salağız bilemiyorum ama, arkasından atıp tutarken, yüzünü görünce içim gidiyor, kıyamıyorum ki ona da.
ünsal'cım, anne yok, baba yalancı. hatta artık baba yok! psikiyatriste çocukken gitmişti. sadece çok zeki olduğu sonucu çıktı. keşke olmasaydı!
ececim, anane hem de nasıl çaresiz. gencecik ölüp giden kızının emaneti o çocuk. ama ananenin gücü kalmadı ki. atsa atılmaz, satsa satılmaz. canının parçası, ağzı söylese içi elvermiyor ki.
simurgum, inanmak istiyorum türk filmlerine. bi gün yüzü pencereye dönük dışarıyı seyrederken bu çocuk, "hani inanmadığınız bi öksüz yetim çocuk vardı" desin istiyorum kapıdan girenlere. hayalci, gerçekleri görmüyor. genç. en doğru kendisi biliyor sanıyor. türkiye gerçeğinden habersiz, herşey amerikan rüyası sanıyor. ama gözleri annesi gibi bakıyor be simurgum. sevmekten vazgeçemiycem galiba.

uctemmuz dedi ki...

Sakın vazgeçme sevmekten.
Daha küçük o. (Kim yeterince büyük ki zaten?)
O da neler yaşamış baksana burdam, sen bulursun ona ulaşmanın bir yolunu...
Seni seviyorum.:)

.. dedi ki...

kızdım kızdım kızdım arkasından Ünsalcım. ama dün gidip konuştuk. kendince haklı ya, o sebep oluyor her şeye. haklı olduğuna, doğru olacağına inancı sonsuz. ama dinledi, konuş dedik konuştu, anlattı. sonunda yok dedik, tamam dedi küskün biçimde. aile önce gelir dedi.
ah be canım, nasıl vazgeçerim sevmekten.
çocuk elbet.
annesiz büyümüş, babası tarafından umursanmamış, tüm yakınları tarafından babası kötülenen bir çocuk o. sadece ayakta durmaya çalışıyor. yanlış davranıyor evet ama.... suç onun mu bilmiyorum.
tüm kalbimle iyi olsun istiyorum.