15 Eylül 2009 Salı

kısa kısa

yazamıyorum.
yok çaba sarfedip de başarısız olmuş değilim, yazmıyorum yani.
ama bari kısa kısa bişeyler not olarak dursunlar burda.

-tüm hafta sonu geleneksel iftar yemekleri çerçevesinde geçti. cumartesi takım bizdeydi. 3 kişi eksikle. pazar da aynı takım (eksik 3 kişiyle birlikte) babamın kuzenindeydik. ev sahibiysen onca hazırlık ve yorgunluk biraz sinirini bozuyor ama, misafirsen şahane. yine de seviyorum bu cümbür cemaat durumları arada bir.

-çingene pembesi ayakkabı aldım. esasında öyle bir niyetim yoktu. hayatım boyunca "ay çingene pembesi, yüksek topuklu bi ayakkabım yok" diye sıkıntı çektiğimi söyliyemiycem. ama denk geldi. neredeyse dörtte bir fiyatına düşecek biçimde indirim yapan şahane bi mağazanın kurbanı oldum. ama iyi oldu. beğendim. ayaklarıma bakıp bakıp gülümsüyorum.

-çingene pembesi eski bir tişorttan bir karış yüksekliğinde bi kedi silueti kestim, beyaz tişortuma diktim. bu ayakkabıyı neyle giyicem diye düşünmem gerekmedi. kot üstü pembe kedili beyaz tişot ve pembe ayakkabı. oldu bence, evet.

-sel beni arayıp "pembe kediyle mi görüşüyorum" dedi. yüzlerce hitap şeklinden biri de bu oldu.

-sel demişken, sel gitti. en son bi berber salonunda görülmüş. eve gelen adam başkasıydı. 10 santimden uzun olan saçları şu an 5 milim. bi onunla kalsa iyi, sakalları da gitti. senelerdir sakalsız görmemiştim onu, acayip yadırgıyorum. alışamadım.

-insanın gözü 5 numara miyopsa, senelerdir dalga dalga saçları ve sakalıyla görmeye alıştığı adam da, 5 numara saç ve sakalsız biçimde yanında yatıyorsa, bi an gözünü açıp yanındaki siluetten korkması gayet mümkün oluyor. bu kim beeee... sel geri gelsin!

-yeni kocam 5 numara traşlı saç ve kirli sakal şeklinde bi imaj benimsedi ya, daha sert görünecekmiş. taksiciye yol sorduğunda adam "abi" dedi, eskiden hiç bir taksici abi demezmiş, yeni imajı işe yaramışmış. "bana bak kurtlar vadisi gibi dolaştırmam yanımda, peşin söyliyim" dedim.

-açım. artık bayram gelsin ne olur yaaa..

-cuma akşam saat 18 olduğunda artık antalya moduna girmiş olucam, sabırsızlanıyorum. annem, babam, çerçey, yeni kocam ve ben yola düşücez. erken gidecek olan kardiş ve kısçe de orda olacak. bayram ne güzel, ne güzel 8)

-ya valla açım! zaten sahura da kalkamadık. hayır kalktık da, yiyemedik. niye? çünkü saati yanlışlıkla gece 5'de çalan sel kişisi, hiç saate bakmadan kalkmış, kahvaltıyı hazırlamış, beni uyandırmak için gelirken bi saate bakmış ki.. o-hoooo.. bitmiş sahur falan. aç kaldık mı! ama henüz sadece 5-10 dakika geçiyordu, su içtik. babam "sahur öyle bıçakla kesilmiş gibi bitmez, üç beş dakika geçtiyse de yiyip içebilirsiniz, sıkıntıya girmeyin" der. içtim valla su.

-biraz işim var ama iş yapasım yok, kapının önüne çıkıp köpekle oynamak, kediye dalmak istiyorum.

-bu ka!