20 Temmuz 2009 Pazartesi

bi haftasonu dökümü

ön not:
aşağıda sayfa işgal eden yazıyı okumaya niyetlenenler için uyarı.
yazı yüz kaslarında gevşeme, bilgide kültürde genişleme, zekada gelişme vaadetmiyor kesinlikle. valla bak. hafta sonu ne yaptımdı diye düşünürsem sonra, hatırlatıcı olsun diye yazdım. esasında hatırlanacak bişey yapsaydım da yazsaydım daha mantıklı olurdu ama, neyse artık, bunla idare edecez.

cuma akşam Ayşe ile buluştum, zira cumartesi öğlen antalyaya dönecekti ve tekrar görüşemeyecektik. işportadan çanta aldım.

cumartesi akşamı için ayarladığımız arkadaş toplantısı, sel akrabası düğünü nedeniyle yalan olunca, görüşmeyi cumartesi gündüze almıştık ya, hah, işte kızlarla buluştuk. gidip bi cafe'de muhtelif şeyler içip, bişeyler yiyip, muhabbet ettik. o keyifli masa bırakılıp kalkılır mıydı yaaa!!
muhabbetin ortasında tuvalete gittim. geldim yerime oturdum. bir dakika sonra bi başka arkadaşım masanın yanında duruyordu! meğer ben tuvaletteyken arka masamıza gelip oturmuş bi erkek arkadaşıyla. kız samimi arkadaşım ama az görüşüyoruz. yanındaki arkadaşı (3-5 görmüşlüğüm var) "şu saklambaç değil mi" diye beni gösterince kalkıp yanımıza gelmiş. pek tesadüflü oldu. bir süre masalarına misafir gittim 8)

sel'in telefonu tenefüs sonu zil sesi gibiydi. kızlardan acıklı gözlerle ayrılıp eve döndüm ki hazırlanıp çıkalım. anne ve ablaları alıp düğüne gidicez ya 8(

gittik. allah sizi inandırsın.... kötüydü. o kadar diyim. (gelinin amcasının oğlundan bi küçük altın - sağolsunlar diye elindeki mikrofonla bağıran düğün çalgıcısı hala yaşıyormuş. artııı... havai fişek patlatmanın düşeceği bir seviye kalmamış!)

eve geldik. sel bi ara beni masada bırakıp amcasının oğluyla dolaşmaya gitti diye bi surat yaptım ki... neye surat yaptığımı anlamadı hiç ama, o ezik psikoloji ona yeter!

pazar kalkıp kahvaltı ettikten sonra kirpik yapıştırdım. ee. kardişin düğününe kullanıcam ya, elim alışsın. heh! oldu be. yok artık makyaj yapmıyım da çarşılarda film setinden fırlamış türkan şoray gençliği gibi gezmiyim.

çarşı evet. şahsım ayakkabıyı da alıp rahatladım ama sel insanına gömlektir, ayakkabıdır üst baş gerek.

gömlek aldık sadece. slim fit denen gömlek modelini yaratandan tasarlayandan allah razı olsun, aklıma gelirse akşam yatarken ruhuna, kendi ölmediyse dedesinin ruhuna bi fatiha yollarım. ince uzun adamlarla, göbekli tıknaz adamların tek tip giyinmek zorunda kalmaması büyük lütuf.

yoksa bu slim fit evelden vardı da, bizim görümcelerin mi haberi yoktu! senelerce, kol boyu denk gelsin diye büyük beden gömlek alıp palyaço gibi gezdirmişler çocuğu!

neyse mevzu o değil.

ayakkabı alamadık çünkü kısçe aradı, çağırdı. gittik, müzik seçmek, dans, giriş vs belirlemek için buluştuk evde. dj bizim kuzen. o da geldi. bakalım, düğünün ritmini ellerine teslim ettik.

7 dakikada pişen kek yaptım mikrodalgada. kakao olmadığı için keçi boynuzu tozu koydumdu, güzel olmuş. aferim.

eve döndük, yüzümü yıkadım. ana! kirpikler duruyor.

sabah kalktık, yastığı kontrol ettim, sonra aynaya baktım. ana! kirpikler duruyor.

duşa girdim çıktım. ana! kirpikler duruyor.

ruj sürdüm işe geldim. rahat oldu bu kirpik olayı be. başka makyaj gerekmiyo 8)

az sonra çıkıcam. 1 saat sonra da fundam geliyor ankaraya.

az sonra olmuş bile, ben gidiyom.

öptüm 8)