22 Nisan 2009 Çarşamba

yazı mı bu şimdi.. saçma sapan notlar...

1- yarın 23 nisan neşe doluyor insan psikolojisindeyim bir nebze.

2- kot pantolon, kırmızı sıfır yaka penye giydim. e herıld kırmızı ruj sürdüm. cart!

3- dün akşam sel'in eski kotunu kestim, kendime çanta yaptım. aman bi neşeli bişey oldu ki. zamanında bi abiye için kullandığım bir kırmızı tül vardı. böyle gelin tülü gibi kırmızı bişey işte. onu da kemer yerinden geçirdim bağladım. çantanın üstüne de cam nazar boncukları diktim. sevdim. e hi 8)

4- gece önce 03:30, sonra 03:50 sonra da 04:30 da uyandıran çerçeye "bir daha denersen kapıdışarı olursun" dedim. denedi, kapı dışarı edildi. akşam gönlünü almalıyım.

5- yağmur öyle güzel yağıyor ki. yeşil yeşil!

6- sabah akşam suya elma sirkesi içip sağlıklı ve az yağlı olma arzusundayım. du bakali.

7- annem kız kuzen kafilesiyle belekte bi otelde tatilde. ne zaman arasam yok saunaya girdik, yok saunadan çıktık, yürüşten dönüyoruz falan diyip duruyor. nispet mi yapıyor ne! seneye ben de gideyim.

8- babam da antalyada tek başına kaldı. ihsan amca'nın vefatından sonra, bu tek başınalık dokunuyor olabilir ona. ne de olsa geçen sene annem otel keyfi sürerken o da ihsan amca ile takılıyordu. üüffff.. zor.

9- arabam bi pisti ki sorma. yağmur işe yarar mı dersin?

10- istanbuldan pazar günü dönen kardiş şimdi kayseri de, cumartesi de bursa da olacak. bak söylemedi demeyin, bu çocuk evlenecek vakit bulsa da, eşya meşya alacak vakit bulamayacaklar ha!

11- sürekli su içmek zayıflatır diyorlar ya, şundan o: malum, insan bünyesinin su kaldırma kapasitesi belli. bir devri daim olmak zorunda. e ihtiyaç hasıl oldukça da lüzumlu mekana gide gele dünyanın yolunu yürümüş oluyorsun toplamda. sen zayıflamayacaksın da kim zayıflayacak.

12- niye kırmızı oje sürmedim?

13- bak aklıma geldi. üniversitede bizim tiyatro kulübünde bi çocuk vardı. çok yazılırdı bana. yüz vermezdim ama körolasıca nezaketim ve kibarlığım yüzünden de hiç tersleyemez, hep saygılı davranırdım. hatırlıyorum, bir tiyatro festivaline gidiyoruz başka bir şehre. uzun yol. ay bu otobüste yanıma oturmasın diye ter dökmüştüm. okul sonrası da devam etti ısrarlı çabalar. sonunda bir gün babamın telefonda yaptığı ve benim nezaketime taban tabana zıt çıkışı sonucu (resmen dövmüş çocuğu, ay çok ayıp olmuştu) ısrarı sona ermişti. neyse işte. o adam (artık çocuk değil adam diye bahsedilecektir) feysbukta bulmuş beni, habire ekleme isteği yolluyor. 5-6 kez reddettim, yine talep geliyor. şeyi sorucam. birini reddettiğinde o kişi reddedilmiş olduğu bilgisini görmüyor mu? yani talebi reddettiğinde, sadece kabul etmemiş mi oluyorsun, yoksa "tamam gördüm ama kabul etmiyorum" demiş mi oluyorsun? cep telefonunu açmamak gibi mi, meşgule düşürmek gibi mi yani? hı?

14-bu yukardaki maddeyi ne gereksiz uzatmışım yav. 13 bi de. ay bi uğursuzluk olmasın!

15- üf bak sinirim bozuldu, bi sapığım eksik ha!

16- len? hakikaten sapık mapık olmasın bu?

17- kendi kendini gaza getirip korkutma dalında mansiyon alırım gibi dimi?

18- evet evet seneye annemlerle ben de gideyim yav. negzel olur.

19- yeni mamul çantamı doldururken fotoğraf makinasını dışarda bırakmasaydım, çantanın resmini çekerdim şimdi, gösterirdim size.

20- ben susup gidiyim, ama siz sevinmeyin yazı bitti diye. ayıp!