2 Şubat 2009 Pazartesi

güzel türkçemiz

e esnek işte.
nereye çeksen oraya.
sordum sel'e:
biz hangi muhtara vericez?
bi baktı tövbe tövbe ifadesiyle.
devam ettim:
e tanımıyoruz ki kim kimdir. ne bileyim canım ben hangi muhtara vericem?

yav ne var şimdi bu lafta?
asmışlar resimlerini sağa sola.
bana ver, yok allah aşkına bana ver falan diye ilanlar.
sakallı bıyıklı kel kafalı biri var mesela, hayatta vermem ben ona.
sel efendi hemen carladı:
kimseye vermeyecen sen!!!!!

hayır araba kullanıyor olmasa "ne diyorsun sen be" diye yapıştırıcam bi tane ama, bereket elinde direksiyon var. canım ona emanet. ancak:
"eh sen kime vereceksen ben de ona vereyim bari" dedim.
pis!
lafı çirkin çirkin yerlere çekecek ne var şimdi bu soruda.
nihayetinde hepimiz bir muhtara vermeyecek miyiz?