7 Ocak 2009 Çarşamba

aramızda kalsın.

merakla bekliyorum.
şirketimizin müstesna insan kaymakları bana neredeyse bir senedir boşu boşuna para verdiğini ne zaman anlayacak.
hayır söyledim de ha!
işim yok, boş boş oturuyorum. sıtkım sıyrıldı benim dedim.
evet doğru haklısın hemmen geliyor yeni proje dediler.
bekledim.
baktım bunlar başka alemlerde,
ben de dürüst insanım, boşa para almak içime sinmiyor ya, tekrar söyledim.
aman da tamam da valla da billada...
eee...
allah sizi inandırsın birkaç defa daha söyledim.
yav bir senede yaptığım toplam işi, çok yoğun dönemlerimde 1-evet yanlış görmediniz, bir- günde yapardım ben.
bir sene diyorum bak.
12 maaş.
hayır o değil, çalışmaktan da sıyrıldım ha.
blog mesaisi, çay, kahve, gazete, yazar...
utanmasam örgüler, şişler falan da getirip kışlık kazağa giricem.
kimse de bişey diyemeyecek.
napıyors..? diye ağızlarını açmalarıyla,
gözlerimden kıvılcımlar çıkartarak dönüp bağırma hakkım var:
ya ne yapacaktım!!! ha! ne yapacaktııım!!!!
haklıyım.
şirketimiz gül yüzümü görmeyi yeterli sayıyor maaş ödemek için. sağolsunlar. zevk meselesi tabi. ama ben boş oturmaktan sıkılıyorum.
aslında o maaşada ancak boş boş oturulur o ayrı.
ona da ayrı carladımdı ama,
henüz bi fayda göremedim.
içtiğim çay-kahve,
tükettiğim tuvalet kağıdı
harcadığım elektrik falan umrumda değil artık.
iş var da yapmadık mı!
bildiğim dili unutturdu bunlar bana be.
manevi tazminat davası açasım bile var da (sürekli oturuyor olmaktan mütevellit alt bölgede meydana gelen genişleme de mahkeme heyetince manevi tazminat için sebep sayılır mı. simurgum?)
hadi kriz mriz diye duruyorum.
neyssss..
az evel tuvalete gittim.
donumun kenarındaki marka yazan küçük etiket ile,
kotumun iç astarının aynı renk olduğunu fark edip sevindim.
böyle uçuk pembemsi, gül kurumsu bir renk.
kime söyliyim ben bunu şimdi.
ikisinin aynı renk olması ötesinde,
zaten bireysel olarak bile halka açık konumda değiller ki.
biri pantolonun bel tarafındaki astar
ötekisi don etiketi.
esasında aynı dünyanın insanı sayılırlar.
e hi 8)
(bu farkındalığa ermiş olmak ve bunun için seviniyor olmak işsizliğin bende yarattığı tahribata bir diğer örnek işte. o tazminat hakkım!!)
ooff..
işten çıkmama 1.5 saat falan var.
kendime yeni bi saç modeli ve yeni bir saç rengi arayışıma hız vereyim bari.
gerçi model üstünde ne yapılabilir pek bilemiyorum.
uzatmayı başaramadığıma göre, bir miktar daha kestirmenin de pek fark yaratmayacağını biliyor olduğuma göre,
en kolayı renk değişikliği yine.
ay yoksa, en radikalinden platin sarı mı yapsam kııııız????

yaptı yapacağını...

Kadın güzel, zeki, başarılı.
Evli.
Kocası uzaktan bakıldığında ideal koca.
Örnek insan.
Ama...
Ama’lar var işte.
Uzun zamandır.
Kadın aşk filmleri meraklısı.
Romantik filmler hastası.
O filmlerdeki aşklar,adamlar, hayatlar....
Ne güzel.
Aşk ne güzel!
Kadın aşık değil kocasına.
Bilemiyorum aşık mı kocası ona.
Ama kadın değil.
Kadının aklı, kalbi yarım gibi aşk olmayınca.

Sonra aşk oldu.
Aşık oldu.
Bu adam farklı kocasından.
Bambaşka düşünen, başka yaşayan, ilgi alanları, yaşam tarzı, yaklaşımı bambaşka olan biri.
O da aşık oldu kadına.
Önce ortak ilgi alanları
Sonra ortaklaşan ilgi alanları...
Ortak duygular,
Ortak korkular...
Kaçamadılar.
Ben şahidim, kaçamadılar.
Ama dedim ya,
Kadın evli.
Adam da evli.
Üstelik.....
Üstelik kadının dünyalar güzeli bir de kızı var.
Adam ve kadın çalabildikleri zamanları birbirlerinin gözlerine bakarak konuşmak,
Belki konuşmadan bakışmak için değerlendirirken...
Olan oldu!!!
Adamın karısı olayı fark etti ve,
İlk durağı kadının kocası oldu.
Sonrası tatsız tabi.
Köpürmüş ve saldırganlaşmış bir kadın
Hiddetlenmiş bir adam
Ne yapacağını bilmeyen bir çift aşık.
Kadın arkadaşım.
Dünyalar iyisi bir kadın.
Tanıdığım en iyi insanlardan.
Pırıl pırıl biri.
Bu aşka nasıl düştüğüne, nasıl karşı koyamadığına, nasıl savaştığına şahidim.
Aşık olduğu adam da arkadaşım.
Değişik biri.
Alışıldık adamların çok dışında, çok nazik, çok ilgili, çok renkli biri.
Adamın ve kadının eşlerini tanımıyorum.
Her ikisinin de canlarının yandığından ve haklı kızgınlıkları olduğundan eminim.
Ama...
Ama işte....
Ortada o dünyalar güzeli çocuk olmasaydı, daha kolay hallolabilecek bu olay,
6-7 yaşlarındaki o kıza zarar vermeden çözüm yolu bulmak zorunluluğu sebebiyle daha yıpratıcı olacak.
ayrılmalılar mı,
cocuk yüzünden devam kararı almalılar mı,
aşktan vazgeçmeliler mi,
devam edip sonu ne olursa razı gelmeliler mi,
hataydı diye öne mi eğmeliler başlarını,
kaçamazdık diye dik tutmalılar mı?

Aşk yine yaptı yapacağını.
Bir ateş yaktı ve şimdi izliyor sanki, kimin yanıp, kimin kalacağını.