26 Şubat 2009 Perşembe

etekten kolye yaptım!!

öyle sanıyorum ki (en azından öyle ümit ediyorum) menapoza girmeme henüz yıllar var.

deryabaykal programı seyretmeme işim engel
hobi dergileri de alıp okumam
annem falan da öyle kafayı çizmiş, nevresimden ayakkabı diken, patlak ampülden tuvalet kağıtlığı yapan biri değil. (tövbe yarabbim, verdiğim örneklere bak!)
ama,
dün akşam etekten kolye yaptım ben
allahım aklıma mukayyet ol.
hayır niye diyeceksin.
e seviyordum ben o eteğin kumaşını, rengini, dokusunu falan.
ama etek olarak da giymiyorum.
ama ne verebiliyorum, ne atabiliyorum.
hah dedim, yelek yapayım bunu. (ilk fikir makul gördüğünüz gibi, sonradan şuur kaybı oluyor.)
fikir güzel de,
ben dikiş bilmem.
biçiş hiç bilmem.
evdeki kot yeleği eteğin üstüne koyup tek yanını çizdim.
kestim.
hah! bi güven geldi üstüme.
aynı parçayı yana koydum, onu da kestim.
kestim de,
bi bakayım ki ne göreyim.
biri kumaşın ön tarafı, biri arka tarafı.
hay şeytan!!!
etek dediğin de tesettür eteği değil ki, kestiğin parçağı at, yenisini kes!
gitti boşa güzelim etek.
e ne yapaciz.
dur bari kolye yapayım dedim.
makası, iğne ipliği alıp geçtim tv karşısına.
kesiyorum, büzüyorum, dikiyorum.
bi dolu yuvarlak birikti yanımda.
sel sordu:
napıyorsun.
ters ters bakıp "oynuyorum!" dedim.
bi daha soramadı.
sonraaaa...
"boncuk" yapmaktan sıkılıp, ipe dizmeye karar verdim.
ipi iğneye geçirip, hepsinin ortasından batırıp üstü üste sıraladım.
al sana kolye!
işim bittiğinde sel bi cesaret konuştu:
etekten kolye mi yaptın yani!!?

NE VAR!!!
hayır ne var yani, bunalmış, sıkılmış olamaz mıyım.
etekten kolye yapmak suç mu?
sabah anneme yazdım, haklı olarak anlamadı kadıncağız.
resim çekip yolladım.
hazır resim çekmişken dedim, siz de bakın da görün bu bunalık (kelime doğru yazıldı. bulanık değil, bunalmış manasında bunalık) saklambacınız nelerle uğraşıyor.