7 Aralık 2009 Pazartesi

bugün böyle...

bugün böyle. canlı yayındayım:

09:25
işe geldim masama oturdum, bilgisayarın açılmasını beklerken esra ile hafta sonu kritiği yaptık. lafladık biraz.
09:35
türkan geldi ve "saklambaç maman var mı" dedi. normalde mantıksız gelebilecek bu laf, tarafımdan gayet mantıklı biçimde cevaplandı: "arabada olacaktı biraz, getireyim"
bizim kızın maması kalmamış, dışarda, kapının önünde 4 göz bekliyor. arabaya gittim, mama alıp geldim, miyyv,moouv,miii,meeevv...lafları arasında boşalttım mamayı, nefessiz daldı mamaya 8)
10:05
ayşearman kişisinin yazısını okuyup "len, hayatın anlamını burda mı bulurum ki? evet evet ben de beyin tekniklerine dalacam, bundan sonra korkun benden" dedim kendi kendime.
10:06
anam zor iş bu beee... bu yaştan sonra beynimde ekran görecem diye beyaz ışığa kavuşmayayım temelli.
10:35
annemden mail geldi. ona cevap yazdım.
10:42
ben pencere önünde oturuyorum ya, sabah geldiğimden beri de jaluziler kapalıydı. şimdi yarım açtım. bi açtım ki tam camın önündeki sandalyenin üstünde kedoş oturuyor. bi an göz göze geldik. şirin suratına bakıp gülümsedim. işte bu yüzden az paraya çalışıyorum burda. üüfffff.....
11:40
an be an yeni olaylara, gelişmelere, süprizlere gebe bir gündem yaşıyorum da, canlı yayın yapacakmışım! peeeh. şu bir saat içinde ne oldu peki? iyi aferim sen bunu düşüne dur iki saat sonra buluşuruz! sersem saklambaç!
12:05
bu yoğun gündem biraz dinlenmeye muhtaç tabi ki. şu saate kadar yaşadıklarıma bakan her bünye bunun böyle olması gerektiğinde hem fikir olacaktır değil mi a canlarım! öğle tatili oldu, çıkıyorum ben. gidip kendime sessiz ve rahat bir köşe bulup -ki köşe olmasa da olur- kitap okuyacağım. sonra gelir, kaldığım yerden devan ederim bu renkli, olaylı, fırtınalı yaşama 8)
13:33
gittim okuma mekanıma, havanın dışarda oturmaya müsait olduğunu düşünüp kendimi palto ile dürüm yaptım. zira üstümde kısa bi şort var. şu etli butlarımın, çarpık bacaklarımın ona buna görünmesinden rahatsızlık duyuyor değilim lakin, oturduğum sallanan koltuğun üstünde minder yok. e metal iskelet de haliyle biraz soğuk oluyor. o sebeplen sarıldım, sarmalandım. kitap okudum, bişeyler yedim, müzik dinledim, annemle, kardişle ve sel ile telefon görüşmeleri yaptım yerime geldim, lokum yedim, rujuma baktım, çıkmamış, sevindim. bu kadar yoğun geçen bir buçuk saatin yorgunluğuyla yazıyorum size. az önce güneş açtı. ay severim ben bunu. nasıl da güzel açarmış, nasıl da ışıl ışıl parlarmış, aman da aman diyerek iltifat ettim kendisine. mahcup bişey olsa gerek, utanıp geri kaçtı. manyak! diyip sinirlendim. yarım açık duran jaluziyi kapattım. işime odaklanayım bari. püüff...
15:04
kısa bir çalışma toplantısından çıkıp oda arkadaşım olan kızlardan biriyle lafladım. bir köşe yazarına mail döşenmiş, bana okuttu. güzel dedim 8) ağzımdaki karpuzlu sakız tadı azalmıştı, tazeledim. masamda duran aynaya baktım, gözünü sevdiğimin ruju öyle narçiçeği narçiçeği sırıttı bana. bak işte sonra neden palak ruj sevmiyorum diye açıklamam gerekiyor kozmetik satıcılarına. bu yüzden işte! sür parlak ruju, ilk çayda vedalaş, oysa bu mat serisi öyle mi ya! sabah sürdüm hala benimle.
sel kocası aşkını ilan etmek için telefon etti. iyi tamam o zaman dedim. allah müstehakımı vermesin! 8)
16:06
sıkıldım sıkıldım işim yok diye mızıklanır mısın gidip gidip. aferim. böyle ol. ol da gör gününü!
zaten sabah saç düzleştirici kullanarak itina ile kıvırıp dalgalandırdığım saçlarım, itina ile inerek mısır püskülüne benzedi, canım sıkkın. sıfatımda bozulmayan tek şey şu ruj. sırf sıfatım değil, moralim de bozuldu zaten. ikisi berabere. sıfat:1 - moral:1 - saklambaç:0
karnım desen aç. kemirmekte olduğum ve kırıntıları ile üstündeki haşhaşların heryere döküldüğü şu galeta da nefsimi köreltmekten aciz. bi nutella olaydı da bandıraydım, tadından yenmezdi bu kuru galeta şimdi. evdeki nutellayı da adına sel dediğimiz zayıf insan saklamış benden. hak ettim ama ben. ona da söylendim çünkü. niye? şu sebepten: kendi acizliğimi bildiğimden eve nutella falan almıyorum ben. ama sel adlı kilo alamayan kişinin iyi niyetli ablaları utanmadan, çekinmeden 1 kavanoz nutella almışlar bize. öte beri almıştık, bunları da size aldık" diye elimize tutuşturdukları poşetin içinden nutella da çıktı. kendilerine " ay ne gerek var, hay allah, niye aldınız" diye kibar kibar sitem etmş olsam da, yalnız kalınca sel'e söylendim: "alkolik adama bi şişe rakı götürmek gibi bişey bu yaaa... ben kilo almayayım diyorum, ablanlar nutella alıyor" diye. demez olaydım. her ne kadar söylensem de çaktırmadan parlayan gözümden anlaşılacağı gibi, açıp kaşıkla dalmayı hayal ettiğim o güzelim kavanozu saklamış sel olacak kilolara gelesi bünye!!! üüff..
16:20
deminden beri ne anlatıyorum ben yaa. ne alakası var şimdi burda? en iyisi gidip meyve soyayım. biizm odanın geleneksel meyve yeme saati gelmiş de geçiyor. bakiym, kızlardan biri burda değil, toplantıda herhal. öbürünü dürteyim de gidip mutfakta vakit geçiririz hem biraz.
17:40
bakınız ne kadar güzel bir saat, ne kadar tatlı bir dakika. saat 18 itibariyle dışarı salınacak insan güruhu için ne kadar sevinçli bir zaman 8)
ay zaten bıraktım çalışmayı ben yaa. gülmece eğlenmece modundayım. kızlardan biri çöpçatanlık konusunda kariyer yapmaya karar verdiydi. bu sebeple de sağdan soldan, etraftan, aile çevresinden, şirketten falan bulduğu bekar çoluk çocuğun çöpünü çatmak için harekete geçmişti. bu çalışma sonucu olarak da şirketten bi evladımla, ahbap çevresinden bi kızceğize pazar günü görüşme ayarlamıştı. konu ordan açıldı bi zaten, ne oldu diye... ordan da gevşedi gitti artık. öyle söyliyim. zaten 15 dakika sonra "bugün de bana ayrılan sürenin sonuna geldim" modunda kaçıp gidecek olduğumdan dolayı, yaydım kendimi. dedim şu saçma sapan yazıma da bir nihayet vereyim de, utanmazlığım devam etmesin.
efendiiim...
macera, coşku, atraksiyon, neşe, kahkaha, gizem ve heyecan dolu bu sıradan günüme şahitlik etmiş olduğunuz için şu anda hissettiğiniz yorgunluk ve sersemlik normaldir. her bünye böyle bir günün ritmine dayanamaz elbet. olsun. derin nefes alın 3-5 kere. kendi sakin ve rutin yaşamınıza dönün.
ben yarın, bilemedin öbürgün, hadi ben de bilemedim 2 gün sonra falan yine burda olurum.
en içten duygularla, teklifsizce öperim.
8)