29 Ocak 2010 Cuma

vefa bi semt adı tamam da, etik ne?

yalan, evde top oynarken yanlışlıkla vazoyu kıran ama annesine söylemekten korkan çocuk için anlaşılabilir bişey belki.
ona bile kızılır, yalan'ın doğru bir davranış olmadığı, asla kabul görmeyeceği anlatılır.
ya koca bir şirketin en üst düzey yöneticilerinde alışkanlık haline geldiyse ne yapılır?
hâlâ şaşırıyorum.
her seferinde görüyorum, duyuyorum, hatta yaşıyorum ama...
bir sonraki seferde yine şaşırıyorum.
sefil bir şirkette çalışıyorum.
kimin eli kimin cebinde belli esasında.
işler nasıl yürüyor, nasıl yürümüyor, olmaması gerekenler nasıl kabul görüyor, nasıl ses çıkartılamıyor belli aslında.
burada geçer akçenin ne olduğu belli.
ama ben gözümün içine baka baka yalan söylendiğinde hâlâ şaşırıyorum.
yetişme tarzım, ahlaki değerlerim bazı şeyleri yapmama engel.
e ne yapıcam?
sel düzenli maaşı olan bir insan olsa
çalışmaktan hiç de gurur duymadığım bu yerde devam etmek zorunda olmam.
ama öyle değil işte.
bazen miden bulansa da kalman gerekiyor işte.

beni doğru, ahlaklı, disiplinli, sözüne güvenilen, sorumluluk sahibi bi insan olararak yetiştiren aileme sesleniyorum:

bi yerde hata yapmış olmalısınız!

okuyucuya bir de not:
sel'in araba da soyuldu bugün camı kırılıp . bana kalırsa bi süre uzak durun bu sayfadan da!