29 Eylül 2011 Perşembe

ektipüktü

karıncaya kıymet vere vere eşek kadar olduk
bi baktık hayatı ağustos böceği yaşıyormuş.
8(

kafamın içi karmançorman.
hoş, dışı da öyle ya...

çocukluğumuzda ağustos böceği ve karınca hikayesiyle büyümedik mi biz?
 "sonrasını düşünerek hareket et, elindeki imkanlar baki değil, bugünün yarını da var" demedi mi o hikaye bize?
sonra moda felsefeler sardı etrafımızı, yeni felsefeler:
"yarının garantisi yok ki, tek gerçek şu an, anı yaşa, elindekinin tadını çıkart!" diyip duruyor.

kötüyü düşünüp hazırlık olma mantığı demode oldu
"kötüyü aklına bile getirme! çağırma. herşey güllük, her yer gülistan" oldu çıktı.

kafam karmançorman
zaten içime gelip yerleşmiş, ne yapsam eleştiren, faydasız, asalak, benden beslenen bi şey var.
kovamıyorum, kaçamıyorum...

ay imdat!

28 Eylül 2011 Çarşamba

ben saklambaç, nasıl sarışın(ımsı) oldum

hikaye uzun da..
(şnorkelli kuaförden, evdeki röfle setine, ananemin kalan sarı boyalarından, annemin kalan kızıl boyalarına uzanan...)
dolfinim son gördüğümde kıvırcık ve kızıldı diyince, hafızada görüntüyü güncelliyim dedim.
normal bir kadın gibi kuaför kültürüm olmadığından, sonuçlar da bi tuhaf oluyor.
fekat neticede 4 aşamalı boyabadana işlemi sonunda elalem içine çıkılır bir durum oldu bence.
biraz kızıl, biraz sarı...
kaldı ki ben "hafif dağınık bir su dalgası olsun" niyetiyle kooföre gidip 80'ler permasıyla mehtapar'a dönüşmüş bir kişiyim, öyle bile yaşadım. bu rengarenk hâle kurban olurum onun yanında.
buyur dolfinim: kafamın yeni hâli senin için geliyor 8)

27 Eylül 2011 Salı

kedimedi

değişenler:
evde kedi var.
saçımda sarı.

değişmeyenler:
geri kalan herşey.

kısaca durum bu.

aha kedi de bu: