16 Haziran 2010 Çarşamba

bizzat tecrübe ettim ve sonuç!

şu aşağıdaki mevzu ile ilgili olarak bi deneysel çalışma yapayım dedim.
(evet şu an işim yok ve evet çok sıkılıyorum)
görev şu:
sel aranacak, elden geldiğince çocuksu konuşulacak, tepki ölçülecek.

nasıl konuşacağım ile ilgili önce kendi kendime 3-5 cümle sarfettim.
alıştırma babından.
pek de beceremedim galiba
şimdi açık konuşayım o da bi beceriymiş.
sadece sesini inceltmeye, küçültmeye çalışmakla, r yerine y kullanmakla etkili sonuç alınamıyormuş.
pes etmedim.
artık olduğu kadar olsun dedim, elime telefonu aldım dışarı çıktım.
birinin beni duyamayacağı kadar uzaklaştım sosyal alandan ki ele güne rezil olmayayım.

zıırr..
-efendim?
-kociişş..
-?!!.. efendim canım?
-müsaitmisin? (ilk fire. müsait misin sorusu kafası bişeye basmayan bebek kadınlar için uygun bir soru değil ki.. oysa önceden o telefonu açar açmaz en cıvık sesimle, müsait olup olmadığına bakmaksızın yılışık biçimde "yaapooşuunn?" demeyi hesaplamıştım.)
-müsaitim, söyle?
-eee.... akşam beni çarşıya götürsene? gözlük alıcam. (buyur! oldu mu bu şimdi. birincisi götür dedim, götüy demedim, ikincisi "gözlük alıcam" ne demek, göşlük aaşana bana, göslük âl kayıcığına falan demeliydim)
-tamam gideriz.
-eeee.. (burada çocukça bi tonlamayla bişeyler söylemek için zaman kazanmaya çalışıyorum ama aklıma hiçbişey gelmiyor) gidelim tamam mıııı?

ve sel'in beni hayalkırıklığına uğratan cevabı geliyor?
-sen ağlıyor musun?
!!!!

bana "sen ağlıyor musun" dedi yaa!!
bi mana veremediği salak konuşmama bakıp ağlıyor musun! diye sordu!

pes!
-e yok. yarım nezle oldum da ondan, dedim. sol tarafım nezle.
gerçekten de sürekli olarak hapşuracakmış da hapşuramamış bir hissiyat içindeyim.
sol tarafım nezle, sağ tarafta tık yok.
yapmaya çalıştığım tuhaf konuşma vurgusu, bu yarım nezle halimle de birleşince demek ki hastalıklıyım izlenimi oluşturdu adamda!
-ee tamam o zaman, hadi görüşürüz.
-görüşürüz.

budur yani.
"alışmadık kıçta don durmaz" derler bir laf vardır hani.
durumum aynen bu.
8)