2 Temmuz 2009 Perşembe

senden başkaaaaa......

gündemimiz yine kardiş ile kısçenin düğünü.
müzik arayışçısı olarak görev yapıyorum.
konu başlığı en sevdiklerim.
eski 45'likler.
e tabi, haliyle, tabiatıyla, kaçınılmaz olarak... takıldım kaldım.

hastasıyım yahu!
bakmayın burada böyle ciddi ciddi oturduğuma
içimdeki kız çocuğu çıplak ayakla hoplayıp zıplıyor senden başka senden başka diye.
bi göksel söylüyor, bi füsun önal.
yetmiyor nana mouskori de milise mou diye devam ediyor.
gözümün önünde masum yüzü ve kibar halleriyle emel sayın, ispanyol paça pantolonu ve açık düğmeli dar gömleğiyle tarık akan var. bilir misin o filmi, yalancı yarim. hani emel'i tarık'ın nişanlısı diye yutturmaya çalışırlar tarık'ın abisine, ki o da metin akpınardır. heyhat şaka gerçeğe dönüşür ve tarık, pazarcı kızı emel'e gerçekten aşık olur.

velhasıl gittim ben burdan, uçtum gittim.
"dizlerim titrer sen görününce, hani o gelişin var ya"

kısçe'ye yollamıştım, cevap geldi
"nasıl bişey bu yaaa, 100 kere dinlesem bıkmam bu şarkıyı" diye.

belli olan şu yani.
25 temmuz akşamı 2 karış topuklarımız, yerlerde sürünen eteklerimizle beraber gelin-görümce zıplayıp durucaz ortada:
senden başka senden başka sevemem ben hiç kimseyi
senden başka senden başka olamam senden başkasıylaaaaa........

arayışa devam ediyorum .
az sonra bim bam bom diye dolaşmayacağımın garantisini veremem.

ben versem de sen alsan? olma mı?

buzdolabının üstünde beyaz tahta kalemi kullanılmak sureyiyle yazılmış bir yazı var.
hedef: bilmemkaç
(kaç olduğunu yazmıyım, ilgili şahsın sözhakkı doğmasın)
bu hedef sayı, sel kişisinin kardişin düğüne kadar olmayı planladığı kiloyu belirten bir rakam.
yani kardişin düğünde o kiloda olmayı hedeflemişti kendine.
-mişti diyorum zira neredeyse 20 gün kaldı hala 3-4 kilo fark var ulaşılması istenen rakamla arasında.
yanlış anlama olmasın diye belirtiyorum.
mevcut kilosu hedef kilonun altında.
yani kilo vermesi değil, alması gerekiyor.

şimdiiiiii
bi düşün ey insanoğlu.
"akşam tv izlerken kola içeyim yanında da cips yiyeyim" fikrini cezbedici bulmaz mı bi insan?
hı?
hadi cipse burun kıvırdın, yağlı dedin.
hadi kolayı fazla tüketmek sağlığa zararlı dedin.
anlarım.
çok afedersiniz, çok ayıptır söylemesi ama,
çifte kavrulmuş tahin ilen pekmezin karışımı kasede, nutellaya taş çıkartırcasına beklerken,
kilo almak isteyen bir insan bunu nasıl görmezden gelir?
bıraksan beni, tamam pekmez (ki kendisi tarafımdan zemkep diye bilinir) katmam ama, şekerli su ile karıştırıp 9-10 dilim ekmekle yerim ben onu.

ne olurdu bi yolu olaydı da, kilo almak isteyen ve vermek isteyen insanlar aralarında anlaşmak suretiyle kilo alışverişi yapabileydi.

faydası belirsiz bi dünya şey için kafa patlatan bilim adamlarına sesleniyorum:
incik boncuk bi sürü şeyle uğraşıp, yok atom çarpıştıracaz, yok şunu bunu bulacaz diye ömür tüketeceğinize kamuoyunun sesine kulak verin.
takas edilebilen kilo
şişmanlatmayan çikolata
hatta
çıkmayan tüy gibi şeyler istiyoruz.

biraz gerçekçi olun.

not: hedeflediği kiloya ulaşacağına hiiiiç inancım yok, dediydi dersiniz, yazarım düğün sonu.